bugün
- deniz gezmiş12
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks31
- keki kabarmayan sözlük kızı20
- durduk yere tribe giren erkek18
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi11
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam11
- iğrenç bir his tarif et29
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak9
- beybi leydi13
- allah ile tanrının farkı var mı9
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı19
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması8
- icardi190510
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni14
- anın görüntüsü11
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj17
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı10
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek37
- nervio13
- allah yerine hızır'dan yardım istemek8
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay8
- düşün ki o bunu okuyor14
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz12
- sözlük kızlarının saç rengi18
- galatasaray12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak16
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- hemşire kızlar nasıl oluyor17
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi9
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- erkek çocuk için isim önerileri9
- içip içip entry girmek8
entry'ler (209)
"Bir duvarın önünde yaşamak, köpekler gibi yaşamaktan farksızdır. Gerek benim kuşağımın insanları, gerekse bugün işletmelere ve fakültelere girmekte olan insanlar köpek gibi yaşadılar ve yaşamaktalar." diyen yazar.
"evet ben, bazı trenlerin gelişinden sonra istasyonlar önünde yüzlercesi bir arada dikilen insanlardan rastgele birisiyle değiştirilebilecek taşralı bir adam." 3 ocak 1911, günlüklerinden.
bazı durumlar sonrası bünyenin "kader" diyememesine mütevellit dillendirdiği sitem.
1 Mart saat 15:00'de Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü Oditoryum'da gerçekleşecek olan Leyla ile Mecnun oyuncusu Cengiz Bozkurt, nam-ı diğer Erdal Bakkal söyleşisidir. Etkinlik herkese açık olup, sınırsız goygoy vaadedilmektedir.
şöyle: https://www.facebook.com/events/206985102779804/
şöyle: https://www.facebook.com/events/206985102779804/
"...Dönmek bilmez bir uğultunun eşlik ettiği şu koşuşturmacadan nasıl sıyrılıp inebilirim ki merdivenlerden? Mümkün değil, payına düşen şu kısacık zamandan bir tek saniye yitirdiğinde ömründe yitmiştir çünkü. Ömrün, yitirdiğin o saniyeden uzun değildir, daha doğrusu, tüm ömrün o yitirdiğin saniyeyle eştir, sadece o kadardır. Bu demektir ki, bir yol tuttuğunda ne olursa olsun devam et; ancak böyle kendini tehlikeye atmaz, kazanabilirsin. Belki sonunda düşmek de var; ama henüz yolun başında geri döner, koşarak merdivenleri inmeye kalkarsan, o anda yuvarlanır gidersin. Olasılık filan dinlemez, kesinlikle yuvarlanırsın. Demem o ki, bu koridorda bir şey göremedinse başka katlara çık, yukarıda da bulamadınsa çekinme, daha üst katlara çıkan merdivenlere saldır. Sen çıkmaktan vazgeçmezsen basamaklar bitmez, sen tırmandıkça ayaklarının altında yükselip dururlar." demiş yazar, üstad.
"Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek , bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey." demiş yazardır.
yine pismanlik.
final bölümünü izledikten sonra muhtelemen everybody dies but legends don't! diye haykıracağım dizidir efendim.
ortada bir steakhouse gercegi varken burger king'in liderligi kesin olan kiyas.
mark'in ayaklarinda mantar mi var sorusunu kafama yerlestiren fotograflarin sahibi evliliktir, mutlu, kutlu olsundur.
(bkz: mark zuckerberg in ayaklarinin mantarli olusu)
(bkz: mark zuckerberg in ayaklarinin mantarli olusu)
değirmen adlı kitabında "...evet, hep tesadüf... Onun sırtına giyeceği yoktu ve mal sahibi seksen kat üst üste giyebilirdi. Bu tesadüftü... Fakat, eğer mal sahibi bunlara ayda yirmişer lira fazla verse, -bunu yapmak onu hiç de sarsmazdı- o zaman bunların da birer kat, ikişer kat elbiseleri, çamaşırları olur ve 'tesadüf' böyle olmazdı..." demiştir kendileri, anlayana.
"Dünyanın En Pahalı internetini Kullanıyorsun, Üstüne de Sınırlandırılıyorsun!"sloganiyla oldukca kisa surede yaklasik yirmi iki bin bes yuz imza toplayan olusum.
ttnet'in adil kullanim kotasina tepki olarak baslatilan imza kampanyasidir.
Desteklemek isteyenler icin: http://dusukhizahayir.com
Desteklemek isteyenler icin: http://dusukhizahayir.com
asirlardir sayisal ogrencisi olmama ragmen mf puanina gore 13 binlerde olmama karsin tm puaninda 9 bininci oldugum sinavdir. Ayrica sinavin sabahin korunde aciklanmis olusu bu guzelim cuma gununu kalbim agzimda gezmememe vesile olmustur efendim.
aciklanacagi tarih hakkindaki spekulasyonlardan fena halde bikilan sonuclardir.
"yillarca ben kosup calistim, cabaladim, didindim; o bi' vurdu gol oldu" mevzuu.
türkiye'de görmek istediğimiz kaliteli, nadir dizilerdendir efendim. umulur ki başına hiçbir şey gelme.. diyecekken dürüst, tarafsız, ahlaksız haber anlayışıyla zaytung: "leyla ile mecnun dizisinin tutması nedeniyle kafası karışan trt yönetimi, nolur nolmaz diye diziyi yayından kaldırma kararı aldı..." diyerek bizleri pek üzdü. *
insanların 90'lardan hatırladığı şeyleri anlatmaya çalıştığı trend topic'tir efendim.
ve tabii unutmadan, bence 90lar atariydi, çalışmayan kasetlere "üüüüüüf" diye üfleyip kasetlerin çalışmasını ummaktı. adaptörü çok ısınmış mı diye yoklamaktı babalar!
ve tabii unutmadan, bence 90lar atariydi, çalışmayan kasetlere "üüüüüüf" diye üfleyip kasetlerin çalışmasını ummaktı. adaptörü çok ısınmış mı diye yoklamaktı babalar!
keşke sadece megan fox yavşaklığı olsaydı diye hayıflandıran durum.
(bkz: beyninin üstüne oturmak)
(bkz: beyninin üstüne oturmak)
filmi beğenmeyenlere/beğenemeyenlere "sanat filmi o, n'aaanlarsınız siz cahiller" şeklinde pata küte girişilmemesi gereken nuri bilge ceylan filmi. Elbette ışık, görüntü ne var ne yoksa görselliğe dair kesinlikle harikadır, verilmek istenen mesaj yerine ulaştırılmıştır, taner birsel olsun, ahmet mümtaz taylan olsun, filmin evvelinde de zaten harikulade oynayan adamlar. Bunlara zaten laf eden yok, bunların hakkı kesinlikle teslim edilmeli. Bu ülke seyircisinin elbette ki sinema beklentisi six packli adamlar, sütun bacaklı kadınlar, silahlar, havaya uçan arabalar filan falandır, kesinlikle böyledir, çook uzun zamandır hem de; lâkin filmin senaryosu, arkadaş arasında anlatsanız kimsenin merak edip de "ee sonra" demeyeceği vasatlıkta ve bu senaryo iki buçuk saat boyunca biraz biraz** adamı boğuyor. Görsellik ve oyunculukla gönlümü kazanmış filmdir, gerisi pek de heyecan verici değil. Ve elbette ki nuri bilge ceylan "tutkuyla sevdiği, yalnız ve güzel" ülkesini pek güzel anlatmıştır, filmdekiler, sadece bir zamanlar anadolu'nun insanları değil, şimdinin anadolu'sunun da insanlarıdır, pek tabii ki izlenilesidir. Amma iki buçuk saat değil de bir buçuk saatle filan bitirebilseydik kesinlikle tadından yenmez olurmuş. *